Hegemonyacılığa misilleme

 

Erbakan’ın Mısır, Libya ve Nijerya gezisi ve ardından Mısır’daki bayraksız karşılama ile Kaddafi’nin basın toplantısında Küretlere ilişkin söylediği çok doğal sözler nedeniyle koparılan fırtına bir türlü dinmek bilmiyor. Çok çey söyleniyor, yazılıyor. Ama dikkatimi çeken bir şey var: ne basın ne de politikacılar bir kez bile olsun sözkonusu karşılama ve demeçlerin nedenlerine değinmiyorlar. Nedense kimse Mısır’ın tutumu üzerinde bir yorum yapmaya yanaşmıyor. Hatta Kaddafi’nin ağzından çıkanların nedenleri üzerine bile ciddi bir yaklaşım getirilmiyor, iş delilik, esrarkeşlik, kafayı yemek ve çöl bedeviliği gibi bir sokak kabadayısının ağzından çıkabilecek laflarla geçiştirilip duruluyor. Ne yazık ki basın da politikacılarla ayni teraneye kapılmış, anlaşılamayan bir hezeyan gösterisidir gidiyor

Mısır, Erbakan ve heyetine her türlü misafirperverliği gösterdiği halde neden Türk bayrağını astırmadı? Neden Kaddafi Kürtlere zulmetmeyin, onlara haklarını verin, hatta belki de bırakın bağımsız devletlerini kursunlar anlamına gelebilecek laflar etti? Hem de Türkiye’nin rahatsız olacağını bile bile. Acaba Türkiye’ye bir mesaj mı vermek istediler? Yoksa Türkiye’nin rahatsız oldukları bir politikası vardı da böylesi tavırlarla rahatsızlıklarını duyurmak mı istediler? Ya da Türkiye’nin kendilerini kızdıran bir politikasına misilleme mi yaptılar?

Birkaç hafta önce, Türkiye’nin Irak’a ilişkin politikasında değişiklik yaparak Türkmenleri bir koz olarak kullanmaya başlamasını hatırlayınca bu tavırları anlamak belki biraz daha kolaylaşır. Hatırlardadır, Türkiye, ilk kez Türkmen sorununu 3 milyonluk etnik azınlık sorunu olarak politikasında resmileştirdi, bu gruba otonomi talebinde bulundu, BM güvenlik kuşağına Musul ve Kerkük şehirlerinin de alınması için Çiller ABD’de, BM nezdinde girişimlerde bulundu. Aynı dönemde, Musul’un işgal edilmesini Türkiye’nin topraklarına katılmasını isteyen talepler yükseldi. Arap dünyasının bu yeni politikayı çok ciddiye alıp bundan rahatsız olacağını, hatta bunu ‘‘Arap toprakları’’nı bölmeye yönelik hegemonyacı bir politika olarak algılayacağını görmek için muneccim olmaya gerek yok. Neden Mısır’ın bu siyasete gönderme yaparak, ‘‘Arap toprakları’’ üzerinde Türk bayrağının dalgalanmasını görmek istemediklerini ima ettiklerini anlamak istemiyoruz kiI? Yine, sözkonusu politikaya karşı Kaddafi’nin de bilinen sözleriyle misilleme yaptığını düşünmüyoruz ki?Neden bu tepkilerin Türkiye’nin bir türlü vazgeçilmeyen; sağcısı, solcusu ve dincisiyle bütün zamanlarda geçerli olan dış dünyadaki ya da komşu ülkelerdeki Türkleri koz olarak, ülkelerin içişlerine müdahale aracı olarak kullanıp hegemonyacılık gütme siyasetine misilleme olarak yapıldığını ğörmek istemiyoruz ki?

Görülüyor ki kimi bu hükümeti her ne pahasına olursa olsun düşürmek istediği, kimi Kürt sorununda aşırı bağnaz bir tutumda devam ettiği, kimi bir darbeye zemin hazırlamak istediği, kimi de doğulu ve müslüman ülkelerle eşitlik temelinde ilişkiler görmek istemediği için olayların nedenini örtbas eden bir yaklaşımla günlerdir yaygara kopartmakta, Türkiye kamuoyunu aldatmaktadır.

Ayrıca bu olay dolayısıyla ortaya konan tutumlar, iktidar ve muhalefetiyle, üniversite ve basınıyla Türkiye’yi yönetip yönlendirenlerin Kürtlere karşı nasıl düşmanca bir tutum içinde ve Kürt sorununu çözmekten de ne kadar uzak olduklarını da gösteriyor. Onlar Kaddafi’ye küfrederlerken aslındas Kürt halkına düşmanlılarını kusuyorlar. Bu arada bütün dünya günlerdir, Arap, müslüman ve üçüncü dünya ülkesi halklarına nasıl küfür edildiğine, Türk toplumunun hoşgörüden ne denli uzak olduğuna da tanık oluyor.

Türkiye’nin komşularını, müslüman halkları küçümseyen, onalara güya (Osmanlı dönemindeki gibi) önderlik edebileceğini sanan anlayışların bu halkların bugünkü Türkiye’yi hegemonyacı gibi görmelerine yolaçtığını düşünüyorum. Bunun yerine, Türkiye, müslüman bir halkın demokrasiye, insan haklarına ve refah toplumuna ilişkin ve her türlü hegemonyacılığı red eden anlayışlarla onlara örnek olabilecek, güven verebilecek bir politikayla yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Kaddafi ‘‘ters bir laf’’ etti diye onun şahsında tüm Arapları rencide edici söylenmedik laf kalmadı, ‘‘bedevi’’, ‘‘baldırı çıplak’’, ‘‘deli’’ ve daha bir sürü küfür atılarak… Türkiye’nin komşuları ve müslüman dünya, başbakan yardımcısından, komedyeninden sokaktaki adamına kadar ulaşan bir yelpazede koparılan bu küfürlü kampanyaya bakarak mı Türkiye’ye güvenecek?

Türkiye ağır bir paranoya altında kendi kendini aldatıyor, dünyayı bir yandan kendine güldürürken öte yandan da düşman ediyor.

Ne diyeyim, Allah Türkiye’yi yönetenlere akıl ihsan etsin.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: